Fyodor Mihailoviç Dostoyevski ve onun iç dünyamız için taşıdığı önemi hakkıyla anlatabilmek zor ve sorumluluk isteyen bir iştir, çünkü onun o eşsiz enginliği ve gücü yeni bir ölçüye gereksinim duyar.
"Sevdiğimiz bir kadına bize verdiği her gün ve her mutlu an için sonsuza kadar müteşekkir olmalıyız. Ancak ondan hayatı boyunca sadece bizi düşünmesini talep edemeyiz."
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski bir yoksullar evinde doğar. Daha ilk anda ona hayatının yeri gösterilmiştir; toplumun dışında, hor görülen, hayatın dibine yakın bir yer, ama insani kaderin tam ortasında, acıya, ıstıraba ve ölüme komşu bir yer. Son günlerine kadar (işçi mahallesinde bir binanın dördüncü katında ölmüştür) kendisini saran bu çemberin dışına asla çıkamamıştır, hayatının ağır koşullarda geçen elli altı yılı boyunca sefaletten, yoksulluktan, hastalıktan ve hayatın yoksullar evindeki mahrumiyetinden kurtulamamıştır.